31 Aralık 2015 Perşembe

EN İYİ BAŞKA SİNEMA FİLMLERİ

JEUNE & JOLIE    2013 


Jeune & Jolie, Fransa'nın son dönemlerde efsanevi yönetmeni Godard'ın halefi olarak gösterilen François Ozon'un 2013'te çektiği bir film. Film 17 yaşında genç bir kız olan Isabelle'nin cinsel benliğini keşfedişi, para karşılığı otellerde erkeklerle birlikte oluşunu ve bunların sonucunda yaşadıklarını çarpıcı bir dille anlatıyor. Filmde Isabelle'yi aynı zamanda modellik yapan ve bu filmle ilk kez beyazperdeye adım atan genç aktrist Marine Vacth canlandırıyor. Yan rollerde ise Geraldine Pailhas, Frederic Pierrot, Fantin Ravat ve yönetmen Ozon'un en iyi filmlerinden kabul edilen The Swimming Pool'daki kusursuz performansıyla kendini sinemaseverlere hatırlatan ünlü İngiliz aktist Charlotte Rampling yer alıyor. Filmdeki oyunculuğuyla Marine Vacth, Cesar Ödülleri'nde En İyi Yeni Çıkış Yapan Oyuncu ödülünü kazanmıştır.

FİLMİN KONUSU : 
17 yaşındaki İsabelle, cinselliğini ve benliğini yeni yeni keşfetmeye başlayan genç bir lise öğrencisidir. Tesadüfen bulaştığı hayat kadınlığında bir gün otel odasında yaşlı müşterisinin ölümüyle bu yeni hayatı da içinden çıkılmaz bir hale gelecek, İsabelle kendini sorgulamaya başlayacaktır.

FİLMİN ELEŞTİRİSİ : 
Öncelikle yönetmen Ozon'un filmimizin ana karakteri İsabelle'i oynayan Marine Vacth'ın nasıl isabetli bir seçim olduğuyla başlayalım isterseniz. Marine'in aslında yüz yapısı bu karaktere çok oturmuş olduğunu düşünüyorum çünkü yüzündeki masumluk, heyecan, soğukkanlılık ifadelerinin aslında İsabelle karakterinin film boyunca yaşadığı duyguları kusursuz yansıttığı kanısındayım. Marine Vacth gerçekten mankenliğinin de vücuduna kattığı olumlu yönlerden de faydalanarak rolün altından başarıyla kalkmış. Öte yandan filmin senaryosu aslında gayet bilindik. Cinselliğini arayan genç kızın fahişelik yapması veya buna benzer şeyler yaşaması hemen hemen bütün ülkelerin filmlerinde kullandıkları bir hikaye. Ama tabi söz konusu Fransız Sineması olunca bu tür filmler daha bir heyecanla izleniyor. Geçmişte Fransız Yeni Dalgası'nda Godard ve Truffaut'un etkili kullandığı çocuk ve genç gözünden filmlerin bir benzerini yapmış François Ozon. Bilindiği gibi çocuk veya genç karakterler gözünden tüm hikayeyi anlatma İtalyan Yeni Açık Sineması'nda da sık kullanılan bir yöntemdi. Ayrıca filmin çekimleri, İsabelle'i merkezine alan kadrajı ve Paris şehrinin kusursuz bir şekilde rol çaldığı JEUNE & JOLIE son dönemin akılda kalıcı Fransız filmlerinden olacağa benziyor, biz seyircilere de izlemek düşüyor.



SELMA    2014 : 


Selma ( Özgürlük Yürüyüşü ) , Amerika'nın efsanevi siyahi sol lideri Martin Luther King'in ölümünden önceki, siyaset sahnesinde tanınmasını, antifaşist eylemlerde söz sahibi oluşunu ve eylemlerde bizzat yer aldığı dönemlerini ele alıyor. Ayrı güzel bir BAŞKA SİNEMA filmi olan Selma, başta Oscar olmak üzere pek çok festivalden ödülle dönmüştür. En İyi Orjinal Şarkı dalında Oscar alan film, aynı ödülü Altın Küre Ödülleri'nde de almıştır. Ayrıca filmde Martin Luther King'i canlandıran aktör David Oyelowo'da bir anda sektörün aranan oyuncularında biri olmuştur. Filmin yönetmenliğini ise kariyeri boyunca televizyon filmleri ve belgesellerle adını bir nebze duyuran kadın yönetmen Ava DuVernay yapmış ve ikinci uzun metrajlı işi olduğu düşünülürse ilerde çok daha büyük işler yapacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ayrıca En İyi Film dalında da Oscara aday gösterilmiş fakat kazanamamıştır. 

FİLMİN KONUSU : 
Film, Martin Luther King' ünlü " I have a dream " ( Bir hayalim var ) konuşmasına kadar olan dönemini anlatıyor. Filmde Martin Luther King'i aktör David Oyelowo kusursuz bir oyunculukla canlandırıyor ayrıca kendisine benzerliğiyle de dikkat çekiyor. 

FİLMİN ELEŞTİRİSİ : 
Film, Martin Luther King'in siyaset içindeki yükselişini, eylemlerde en ön saflarda yer aldığı dönemleri ve Amerika'da fiziksel şiddet ırkçılığının en gözönünde yaşandığı dönemleri anlatıyor. Özellikle filmdeki siyahi eylemcilerle polislerin karşı karşıya geldiği ve adeta polisin acımasızca müdahelelerinin yer aldığı sahneler çok gerçekçi çekilmiş. Aşağıda paylaştığım videoda köprü çatışmasının filmde gerçeğine ne kadar yakın ve benzer bir şekilde başarıyla çekildiği net bir biçimde görülüyor. 


Filmdeki toplu eylem ve yürüyüş sahnelerindeki geniş açı kullanımı ve ani, hızlı kamera hareketleri seyirciye takip etme zorluğu yaşatırken bir yandan da sahnenin gerçekçiliğini ve şiddetini daha vurucu bir şekilde yüzümüze vuruyor aslında. Bu yüzden yönetmen Ava DuVernay'ı burada tebrik etmek lazım. Yönetmenin filmde özellikle dönemde yaşanan unutulmaz ve kıvırcım yaratan olaylara yer vermesi de filmin bir diğer önemli artısı olarak gözümüze çarpıyor. Özellikle 1965 yılında eylemden kaçtığı esnada saklandığı barda ailesinin gözleri önünde polis tarafından öldürülen siyahi aktivist Jimmie Lee Jackson'ın ölümünün bizzat filmde canlandırılması en vurucu sahnelerden biri olmasını sağlıyor. Ayrıca siyahi ünlü müslüman aktivist Malcolm X'e de kısa da olsa filmde yer verilmiş. 



BLUE IS THE WARMEST COLOUR    2013 : 


Blue Is The Warmest Colour yani türkçeye çevirisiyle Mavi En Sıcak Renktir, 2013 yılında Avrupa ve Amerika'da gösterime girdiğinde deyim yerindeyse yer yerinden oynamış, başta Cannes olmak üzere pek çok festivalden ödüllerle dönmüştü. Filmin yönetmen koltuğunda Tunuslu yönetmen Abdellatif Kechiche oturuyor. Filmin başrollerini ise 2009'da Quentin Tarantino'nun Nazi parodisi filmi Inglourious Basterds ( Soysuzlar Çetesi ) adlı filminde ve son olarak da 2011'de 4. Görevimiz Tehlike filmi olan Ghost Protocol'de oynayan Fransız aktrist Lea Seydoux ve bu filmle ilk oyunculuk deneyimini yaşayan Paris doğumlu Fransız aktrist Adele Exarchopoulos paylaşıyorlar. Film, eleştirmenler tarafından "21.yüzyılın ilk büyük aşk hikayesi" olarak görülüyor. Fİlmin ayrıca romanı da bulunmaktadır ancak roman yazarı filme destek vermeyeceğini açıklamıştır. 



FİLMİN KONUSU : 
17 yaşındaki lise öğrencisi Adele, bir gün caddede yürürken gördüğü mavi saçlı kız Emma'ya ilk anda vurulur ve onu tekrar görmenin yollarını arar. Aralarındaki arkadaşlık ilişkisi çok geçmeden tüm sınırların aşıldığı tutkulu bir aşk ilişkisine dönüşür. Tabi bir yandan da Adele'in okulu, arkadaşları, ailesi, benliğini bulma çabası gibi şeyler de ikilinin ilişkisinde önemli yerler bulacaktır. Film, aslında Adele'in ergenliğine ve olgunlaşmasına odaklanıyor ve 17 - 24-25 yaşlarına kadar ki zamanı anlatıyor. 
 FİLMİN ELEŞTİRİSİ : 
Öncelikle filmin yönetmeni Abdellatif Kechiche'yi yaptığı oyuncu seçimlerinden dolayı kutlamak lazım. Hem Lea Seydoux hemde Adele Exarchopoulos gerçekten akılda kalıcı ve unutulmaz performanslarıyla filme ışık saçıyorlar. Bunların dışında özellikle cinsel sahnelerin cesurluğu ve gerçekçiliği tamamen yönetmen Kechiche ve görüntü yönetmeninin hünerlerini konuşturmasının ürünü olarak görülmeli. Cinsel sahneler ve karakterlerin yüzlerine yapılan yakın ve karşı açı çekimler filmin önemli bir artısı olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca son dönem LGBTI sinemasının en gözde filmi olan Blue Is The Warmest Colour, tüm ekibin uğraşlarıyla bu kadar tepeye çıkmış, epik bir eşcinsel filmi olarak akıllarda yer ediyor. 


Filme ait bu iki fotoğrafta da görüldüğü gibi özellikle cinsel sahneler olmak üzere karakterlerin aynı anda yer aldığı karelerde yakın ve karşı açıya başvuluyor.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder