Martin
Scorsese-Robert De Niro 1973-1995
Mean Streets = 1973
Film, Robert De Niro'nun kariyerini yükselişe geçmesindeki mihenk taşı olarak görülmektedir. Scorsese, bu filmle birlikte De Niro tam 7 film daha çekecektir ve Amerikan Sineması'nın en sevilen ve en başırılı ikilisi olarak kabul göreceklerdir. Film, Robert De Niro'nun 1974'te The Godfather Part 2'ye Coppola tarafından çağırılmasına ve ilk Oscar'ını kazanmasına zemin hazırlamıştır. Film, Scorsese'nin ilk suç filmi olmakla beraber yönetmenin tarzını seyirciye yansıttığı ilk filmdir. Arka fonda durmayan kült şarkılar, method oyunculuklar ve zaman atlamaları ile kariyerine müthiş filmlerle devam edecektir.
Taxi Driver = 1976
Muhtelemelen ikilinin en sevilen üç filminden biridir Taxi Driver. Scorsese'nin filmografinin ilk kültü olma özelliğini taşıyan film Robert De Niro'ya ilk En İyi Erkek Oyuncu akedemi adaylığını getirir. De Niro'nun bu filmdeki oyunculuğu çoğu sinema otoritesi tarafından gelmiş geçmiş en kusursuz oyunculuklardan biri olarak gösterilir. Ayrıca filmdeki mohikan stili saçları o dönemde gençlerin arasında idol haline gelmiştir. Film, Vietnam gazisi taksi şoförü Travis Bickle'ın içinde biriktirdiği şiddet ve öfkenin dışarıya yansımasını çok başarılı şekilde perdeye aktarmıştır. Ayrıca sonradan star olacak olan Jodie Foster'da filmde oynadığında 14 yaşındadır ve canlandırdığı Iris adlı fahişe karakteriyle gelecekte kazanacağı ödüllerin sinyallerini vermiştir.
Muhtelemelen ikilinin en sevilen üç filminden biridir Taxi Driver. Scorsese'nin filmografinin ilk kültü olma özelliğini taşıyan film Robert De Niro'ya ilk En İyi Erkek Oyuncu akedemi adaylığını getirir. De Niro'nun bu filmdeki oyunculuğu çoğu sinema otoritesi tarafından gelmiş geçmiş en kusursuz oyunculuklardan biri olarak gösterilir. Ayrıca filmdeki mohikan stili saçları o dönemde gençlerin arasında idol haline gelmiştir. Film, Vietnam gazisi taksi şoförü Travis Bickle'ın içinde biriktirdiği şiddet ve öfkenin dışarıya yansımasını çok başarılı şekilde perdeye aktarmıştır. Ayrıca sonradan star olacak olan Jodie Foster'da filmde oynadığında 14 yaşındadır ve canlandırdığı Iris adlı fahişe karakteriyle gelecekte kazanacağı ödüllerin sinyallerini vermiştir.
New York, New York = 1977
Film, 8 filmlik Martin Scorsese - Robert De Niro işbirliğinin en zayıf halkası olarak görülmektedir ancak çıktığı dönemde çoğu başarısız müzikal filmin arasından başarıyla sıyrılmayı başarmıştı. Scorsese bir röportajında New York , New York ve 1993'te çektiği yasak aşk konulu filmi The Age Of Innocence filmini kendinin sevmediği filmleri olarak açıklayacaktır.
Raging Bull = 1980
Martin Scorsese her ne kadar bir röportajında " Spor filmleriyle yıldızım hiçbir zaman barışmayacak" demiş olsada çektiği bu biyografik - spor filmi türünün en iyisi olduğu olarak yorumlayanların sayısı hiçde az değildir. Film, 1940'lı yıllardan 70'lerin ortalarına kadar bir boks efsanesi olarak anılan ancak aynı zamanda çalkantılı evliliği ve en önemlisi de aşırı derecede kıskançlıklarıyla zamanında medyayı oldukça meşgul eden Jake La Motta 'nın boks kariyerini ve hayatını anlatmaktadır. Film, sonradan Goodfellas ve Casino'da da Scorsese ve De Niro'ya eşlik edecek olan Joe Pesci'yi ve Frank Vincent'ı da kadrosunda barındırmaktadır. Ayrıca De Niro filmde La Motta'nın boks sonrası orta yaş hali için 20 kilo almış boksör hali için ise bu kiloyu verip birde üzerine kas yapmıştır. Zaten akedemi de onun bu performansını hazırlık sürecini es geçmeyerek De Niro'ya ilk En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünü verirler.
King Of Comedy = 1983
Film, genellikle De Niro'nun canlandırdığı komedyen karakter Rupert Pumpkin'in müthiş kahkaha sahneleriyle hatırlanmaktadır. Filmde De Niro ile gerçek komedyen Jerry Lewis'in uyumu da göz önüne alındığında vasatın üzerinde bir Scorsese - De Niro işi olarak anılmaktadır.
Goodfellas = 1990
Goodfellas, ikilinin en sevilen filmidir. Ayrıca efsane ikilininkült statüsüne yükseltilen ilk filmi diyebiliriz. Film, Scorsese'nin Mean Streets'ten sonraki ilk suç filmidir ancak bu filmde gangster teması ön plandadır. Film, gerçekte de gangster olmuş ancak sonra FBI muhbiri olarak tanık koruma programına alınan Henry Hill'in Nicholas Pileggi'nin Gangster adlı romanından perdeye uyarlanmıştır. Filmde Henry Hill dışında diğer gerçek gangsterlerin isimleri değiştirilerek kullanılmıştır. Hill'in kariyeri boyunca en iyi iki arkadaşı olan Jimmy Burke filmde Jimmy "Gent" Conway olarak uyarlanmış Robert De Niro tarafından canlandırılmıştır.diğer arkadaşı olan Thomas DeSimone ise filme Tommy DeVito adıyla eklenmiş ve bu karakteri Joe Pesci oynamış ve En İy Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar kazanmıştır. Film hem seyirciler hemde eleştirmenler tarafından çok beğenilmiş ve benimsenmiştir. En iyi gangster filmleri sıralamalarında her zaman ilk 5'te yer almaktadır ve Scorsese - D Niro en iyi filmlerinden iyisi olduğu asla yadsınamaz.
Goodfellas, ikilinin en sevilen filmidir. Ayrıca efsane ikilininkült statüsüne yükseltilen ilk filmi diyebiliriz. Film, Scorsese'nin Mean Streets'ten sonraki ilk suç filmidir ancak bu filmde gangster teması ön plandadır. Film, gerçekte de gangster olmuş ancak sonra FBI muhbiri olarak tanık koruma programına alınan Henry Hill'in Nicholas Pileggi'nin Gangster adlı romanından perdeye uyarlanmıştır. Filmde Henry Hill dışında diğer gerçek gangsterlerin isimleri değiştirilerek kullanılmıştır. Hill'in kariyeri boyunca en iyi iki arkadaşı olan Jimmy Burke filmde Jimmy "Gent" Conway olarak uyarlanmış Robert De Niro tarafından canlandırılmıştır.diğer arkadaşı olan Thomas DeSimone ise filme Tommy DeVito adıyla eklenmiş ve bu karakteri Joe Pesci oynamış ve En İy Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar kazanmıştır. Film hem seyirciler hemde eleştirmenler tarafından çok beğenilmiş ve benimsenmiştir. En iyi gangster filmleri sıralamalarında her zaman ilk 5'te yer almaktadır ve Scorsese - D Niro en iyi filmlerinden iyisi olduğu asla yadsınamaz.
Cape Fear = 1991
Goodfellas'tan hemen bir yıl sonra 1991'de tekrar bir araya gelen efsane ikili 1962'de perdeye aktarılan Cape Fear ( Korku Burnu ) adlı gerilim filmini perdeye başarılı bir şekilde uyarlarlar. Filmde psikopat tecavüzcü Max Cady karakterini Robert De Niro olağanüstü bir oyunculukla canlandırır. Avukat Sam Bowden rolünü kurt aktör Nick Nolte oynamış karısını Jessica Lange kızını ise sonradan adından söz ettirecek genç oyuncu Juliette Lewis oynamış ve bu filmdeki performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmiştir. De Niro'da En İyi Erkek Oyuncu dalında aday olmasına rağmen ödülü Anthony Hopkins'e kaptrmıştır. Ayrıca De Niro filmde method oyunculuk tekniğinin zirvesine ulaşmış ve tecavüzcü karakterine benzemek için üst ön dişlerini içe doğru oydurmuştur.
Casino = 1995
Casino maalesef efsane ikilinin son işbirliği ama hayranlara göre olabilecek en başarılı veda filmidir. Yine mafyayı perdeye aktaran Scorsese - De Niro bu sefer mafyanın Las Vegas'taki yükseliş ve çöküşünü perdeye aktarır. Bu filmde aynı Goodfellas gibi gerçek olaylara ve kişilere dayanmaktadır. Ancak yine isimleri değiştirilerek. 1970'te mafya tarafından Vegas'ta Stardust kumarhanesinin başına getirilen efsane spor bahisçisi Frank "Lefty" Rosenthal 10 yıl boyunca adeta mafyaya milyon dolarlar kazandırmış ve bu nedenle mafya onu kollaması için Frank'in çocukluk arkadaşı olan tetikçileri Anthony Spilotro'yu da Vegas'a yollar. Ancak başlarda süper giden iş ilişkileri Rosenthal'ın uyuşturucu bağımlısı karısının ortaya çıkışıyla adeta çöküşe zemin hazırlayacaktır. Frank Rosenthal filme Sam Ace Rothshein ismiyle gangster arkadaşı Anthony Spilotro Nicky Santoro ismiyle ve Rosenthal'ın karısı Geraldine Mcgee ise Ginger Mckenna Rothstein adıyla filme uyarlanmıştır. Filmdeki performansıyla Sharon Stone En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmiş fakat kazanamamıştır.
Martin Scorsese-Leonardo DiCaprio 2002-
Gangs Of New York = 2002
Martin Scorsese, Robert De Niro ile yaptığı 8 filmin ardından 2002'den 2013'e kadar yeni prensi olan Leonardo DiCaprio ile 5 film çekecektir ve yaşlandıkça başarısız işler yapan bazı yönetmenlerin aksine kalitesinden hiçbir şey kaybetmediğini sinema dünyasına ispat edecektir. DiCaprio'yla çektiği ilk film olan Gangs Of New York ( New York Çeteleri ) muhteşem görselliği, dekorları, 1800'lü yılların kıyafetleriyle adeta sanat yönetimiyle sinemada çığır açmış başta Daniel Day Lewis olmak üzere oyunculuklarıyla da adından sıkça söz ettirmiştir. Film, 1800'lü yılların New York'unda İtalyan ve İrlanda'lı 2 rakip çetenin sehri ele geçirmek için verdikleri çatışmaları anlatmaktadır. Leonardo DiCaprio'nun ve Cameron Diaz'ın oyunculukları ise hem eleştirmenleri hemde seyirciyi ikiye bölmüş, kimi yaşlarınında verdiği dezavantajla çok amatörce bulmuş bir bölümü de ikisinin de oyunculuklarının gayet yeterli olduğu sonucunda birleşmiştir. Ama herkesin aynı fikirde olduğu bir oyuncu vardır ki; Daniel Day Lewis. En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilir fakat kazanamaz. Filmde 10 dalda aday olmasına rağmen tek bir ödül bile alamayarak akademiden hüsranla döner ancak bu gibi bazı olumsuzluklar filmin vasatın üstünde olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmemiştir.
Aviator = 2004
Scorsese - DiCaprio ikilisinin ikinci filmi olan Aviator ( Göklerin Hakimi ) , 1920'lerden 1976'daki ölümüne kadar Amerika'da çok büyük etkisi bulunan havacı, film yapımcısı, sanayici, iş adamı olan Howard Hughes'ın hayat öyküsünü anlatmaktadır. O yıllarda Forbes dergisinde ülkenin en etkili adamı olarak gösterilen Howard Hughes Hollywood,2a çektiği savaş filmleriyle de sinemaya desteğini esirgememiş, sanayileşmede de oldukça başarılı işler yapmıştır. Özel hayatında ise dönemin en büyük akristi Katherine Hepburn ile evlenmiştir. Leonardo DiCaprio bu filmdeki göz kamaştırıcı Howard Hughes rolüyle taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanmış ve En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmiştir.
The Departed = 2006
İkilinin 2006'da yaptığı üçüncü filmleri olan The Departed ( Köstebek ) , The Wolf Of Wall Street ve Shutter Island ile beraber en iyi filmi olarak gösterilmektedir. Martin Scorsese bu filmiyle nihayet yıllardır hakettiği En İyi Yönetmen Oscar'ını kazanmıştır. DiCaprio ise akademiden eli yine boş dönmüştür ancak film En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödülü dahil olmak üzere En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Kurgu dahil toplamda 4 dalda Oscar ödülü kazanarak o yıl akademinin gözdesi olmuştur. Filmde İrlandalı mafya babası Frank Costello'nun Boston Polis Teşkilatı'nın içine soktuğu köstebeğin ve aynı zamanda polisinde Costello'nun ekibinin içine soktuğu köstebeğin arasında geçen heyecanlı kedi - fare oyununu anlatmaktadır.
Shutter Island = 2010
İkilinin en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen Shutter Island ( Zindan Adası ) , Shutter Island'dan kaçan bir mahkumun izini sürmek için adaya gösterilen 2 dedektifin hikayesini anlatmaktadır, film ayrıca ters köşeye yatıran finaliyle de çıktığı 2010 yılında adından oldukça söz ettirmişti. Filmde Leonardo DiCaprio'ya ünlü oyuncular Michelle Williams, Mark Ruffolo, Ben Kingsley, Emily Mortimer ve efsanevi İsveç'li sinema oyuncusu Max Von Sydow eşlik etmektedir. Karanlık atmosferi, başarılı oyuncu performansları ve eşsiz mekanlarıyla Shutter Island yılın en tutulan filmlerinden biri olmuştu ancak tek şanssızlığı Inception'la aynı sene vizyona girmesi olmuştur.
The Wolf Of Wall Street = 2013
The Wolf Of Wall Street ( Para Avcısı ), 2013'ün en çok ses getiren filmi olmuş, gişe rekorları kırmıştır. Leonardo DiCaprio en çok bu filmdeki oyunculuğuyla belkide Oscar'a en çok bu filmle yaklaşmış fakat yine kazanamamıştır. Film yetmişli yılların sonlarından 90'lı yılların ortalarına kadar Wall Street borsacısı olup sonradan zimnetine yıllarca para geçirdiği anlaşılıp ülkeyi dolandırdığı ortaya çıkınca 22 ay hapis cezasına çarptırılan Jordan Belfort'ın kendi yazdığı aynı adlı otobiyografik kitabından perdeye uyarlanmıştır. En İyi Film ve Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmiş hiçbirini kazanamasa da seyirciler tarafından yılın en sevilen filmi olmuştur. Ayrıca filmde Jordan Belfort'un ikinci karısını canlandıran 23 yaşındaki Margot Robbie seyircileri ve eleştirmenleri güzelliği ve başarılı oyunculuğuyla büyülemiştir. Ayrıca Playboy'un efsanevi patronu Hugh Hefner aylık sayıda Robbie'nin kapak olmasını istemiş ancak Robbie kendisini telefonla arayan Hefner'i şu sözlerle reddetmiştir " Ailemi üzecek yeterince şey yaptım, teklifinizi reddetmek zorundayım".
Filmde ayrıca DiCaprio'nun yakın arkadaşı Jonah Hill'de rol almış ve ilk defa En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmiştir. Filmde bir Martin Scorsese filminde mevcut olan her bulgu gözle görülür biçimde yer almıştır. Abartılı oyunculuklar, müthiş mekanlar, parti sahneleri, cinsellik ve en sevileni de arka fonda hiç durmayan hit şarkılar.
Francis Ford
Coppola-Al Pacino 1972-1990
The Godfather = 1972
Francis Ford Coppola, bu filmi yapmaya karar verdiğinde Vito Corleone ve Michael Corleone gibi iki ana karakter için en başından beri iki kişiyi düşünmüştü. Vito Corleone için Marlon Brando ve Michael Corleone için ise o zamanlar çok ünlü olmayan, Paramount yapımcılarının şiddetle karşı çıktığı ve " O cüce Pacino mu?" diye alay ettikleri Al Pacino. Al Pacino bu filmden sonra adeta küllerinden doğmuş En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmiş 1973'te Serpico ve 1974'te serinin devamı olan The Godfather Part 2'de ki performanslarıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmiştir. Coppola Godfather'da Al Pacino'yu oynatmasına neden olarak ise bir keresinde Pacino'nun Baba'dan önceki önemli başrolü olan bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı The Panic In Needle Park filmini izleyip ardından " Al Pacino'nun Baba'da rol almasını istedim fakat Paramount yöneticilerini ikna etmek için Esrar Bitti'nin ( The Panic In Needle Park ) çekilmesi gerekti" diyecektir.
The Godfather Part
2 = 1974
İlk filmin olağanüstü başarısının ardından 2.bölüm için kolları sıvayan Coppola - Pacino ikilisi sinema tarihinin en iyi devam filmi olarak gösterilen bölüm 2'yi çekerler ve film 6 dalda Oscar ödülü kazanarak ilk filmi Oscar ödülü sayılarında sollar. 2.bölüm babasının ölümünün ardından Don ilan edilen Michael Corleone dönemindeki Corleone ailesinin mafyadaki yükselişini ve 1920'ler ve 30'larda ki genç Vito Corleone'nin yükselişini anlatmaktadır.
İlk filmin olağanüstü başarısının ardından 2.bölüm için kolları sıvayan Coppola - Pacino ikilisi sinema tarihinin en iyi devam filmi olarak gösterilen bölüm 2'yi çekerler ve film 6 dalda Oscar ödülü kazanarak ilk filmi Oscar ödülü sayılarında sollar. 2.bölüm babasının ölümünün ardından Don ilan edilen Michael Corleone dönemindeki Corleone ailesinin mafyadaki yükselişini ve 1920'ler ve 30'larda ki genç Vito Corleone'nin yükselişini anlatmaktadır.
The Godfather Part
3 = 1990
Film ikinci filmden tam 16 yıl sonra çekilmiştir. Artık yaşlanan Michael Corleone ailesinin başına geçecek yeni bir varis aramaktadır. Film, diğer iki filmle beraber izlendiğinde ve düşünüldüğünde onlardan hayli zayıf kalmasına rağmen bağımsız tek başına bir gangster filmi olarak gayet iyi bir film olarak görülmektedir. Al Pacino yıllar sonra üçüncü bölüm için " Baba 3 büyük bir hataydı, tamamen Michael Corleone'yi aklamak için yapılmıştı ve hem ticari kaygılar hemde tipik Amerikan seyircisi beğenilerine uygun bir senaryoya sahip olan film ilk 2 filmin yarattığı estetik ve saygınlığı yerle bir etti" diyecekti.
Christopher Nolan - Christian Bale 2005-2012
BATMAN BEGINS = 2005
Tim Burton'ın 1989 ve 1992'de yönettiği iki kült BATMAN filminin ardından 1995 ve 1997'de ki iki fiyasko filmin ardından Batman'in beyazperdedeki karizması son derece çizilmiş ve çoğu kişi o fiyaskolardan sonra başka hiçbir yönetmenin risk alıp tekrar Batman çekeceğini düşünmüyordu. Ta ki 2005'e kadar. 2000 yılının bombası Memento ( Akıl Defteri ) ve 2002'deki Al Pacino'lu ve Robin Williams'lı başarılı polisiye gerilim Insomnia'yı çeken ümit veren genç yönetmen Christopher Nolan, yeni BATMAN üçlemesini çekeceğini ve Batman rolü içinde 1987'de Empire Of The Sun ( Güneş İmparatorluğu ) , 2000'de American Psyco ve son olarak Werner Herzog'un 2004'teki önemli işi Rescue Down gibi filmlerle adından sıkça söz ettiren İngiliz oyuncu Christian Bale'i düşündüğünü açıkladı. Sözleşmeye evet diyen Bale, bu filmle adeta tüm dünyada tanınmış ve aranan bir aktör olmuş, Nolan ise muhteşem Batman'iyle " bir çizgiroman kahramanının dönüşü ancak bu kadar muhteşem olabilirdi " gibi olumlu yorumlar almıştır.
THE PRESTIGE = 2006
Batman Begins'in beklenmeyen büyük başarısının ardından Nolan - Bale ikilisi bu sefer başlarda yakın arkadaş olan iki sihirbazın bir gösteri kazası sonrası arkadaşlıklarının yerini düşmanlığın alışını ve ikilinin ölümcül rekabetini işleyen The Prestige'i 2006'da çekmişler, film ödül törenlerinde hakettiğini alamasa da seyirciler tarafından son zamanların en iyi filmi olarak nitelendirilmiş ve özellikle de ter köşeye yatıran final filmlerinin en iyisi olarak gösterilmiştir. Filmde Christian Bale'in yanısıra Hugh Jackman, Michael Caine, Scarlett Johansson gibi yıldızlar yer almıştır. Oscarlarda sadece En İyi Kurgu dalında aday olmuş fakat kazanamamıştır. Bale ve Jackman'ın uyumu ise filmin en büyük artılarından biri olarak görülmüştür.
THE DARK KNIGHT = 2008
Batman Begins ve Prestij gibi iki muhteşem filmin ardından ikinci Batman filmi için kamera karşısında geçen süper ikili öyle muhteşem bir devam filmi çekerler ki film kült statürsüne yükseltilir ve dünyanın en iyi sinema sitesi IMDB Top 250 En İyi Filmler sayfasında 5-6 hafta bir numarada kalarak burda 1.olan ilk ve tek çizgiroman filmi olmuştur. Ayrıca filmdeki muhteşem Joker yorumuyla Heath Ledger En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar ödülünün sahibi olmuş ancak film tamamlanmadan hemen önce hayatını kaybetmiş, final sahneleri bilgisayar hileleriyle tamamlanmıştır. Filmin seyirciler tarafından beklenmeyen tarafı ise filmin Batman filmi değil Joker filmi olmasıdır. Ledger'ın performansı o kadar olağanüstüdür ki filmin fanatikleri Joker'in Batman'i bayağı bir arka plana ittiği durumunda birleşmişlerdir. Filmin ardından Batman ve özellikle Joker tişört ve poster satışlarında ülkemiz Türkiye'de olmak üzere tüm dünyada patlama yaşanmıştır.
THE DARK KNIGHT RISES = 2012
Dark Knight'ın olağanüstü başarısının ardından Christopher Nolan son Batman filmi için " son kozumu oynağacağım " tarzı açıklaması serinin fanatiklerini oldukça heyecanlandırmıştır. Üçlemenin son kötü adamı olarak çoğu kişi Penguen'i beklerken Nolan, " Penguen'in hikayesinde fazla ilgi çekici bir yön bulamadım ve fazla çocuksu geldi "diyerek kötü adam olarak 1995'teki fiyasko Batman Forever filminde çok başarısızca resmedilen Bane'i seçmiştir. Bane'i ise yine bir İngiliz oyuncu Tom Hardy oynamış ve ses tonundaki oynamayla muhteşem bir ses ortaya çıkmış ve Bane, Joker kadar benimsenmesede sesi ve Tom Hardy'nin karakterle uyumu da gözardı edilmemiştir. Film, gösterime girdiğinde rekorkarı altüst etmiş ve eleştirmenler tarafından Dark Knight kadar olmasada çok başarılı bulunmuştur. Bu filmde Christian Bale'in oyunculuk olarak ağırlığı fazlasıyla kendini belli etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder