Marilyn Monroe kuşkusuz 20.yüzılın en ikon kadın figürüdür. Kusursuz güzelliği, sarı saçları onu Amerika'nın en unutulmayan kadın oyuncusu olmasına yardımcı olmuştur. Filmlerinden çok özel hayatıyla hep gündemde kalmıştır Marilyn Monroe. 1959'da Billy Wilder'in yönettiği Some Like It Hot ( Bazıları Sıcak Sever ) adlı filmdeki performansıyla Altın Küre Ödülleri'nde En İyi Kadın Komedi Oyuncusu ödülünü alır ve kariyerinin zirvesine çıkar. Ama Marilyn Monroe'nun hayranları tarafından en çok sevildiği ve ödül almadığı halde en bilinen filmi Gentlemen Prefer Blondes ( Erkekler Sarışın Sever ) adlı 1953 tarihli Howard Howks filmidir. Verdiği pozlarla ve gönül ilişkileriyle her zaman medyanın en büyük ilgi odağı olan Marilyn, ilk dikkat çekici ilişkisini ünlü yazar Arthur Miller ile 1956 - 1961 yılları arasında evli kalmıştır. Ancak asıl ilişkisini medyadan gizlice ancak artık çoğu kişinin bildiği dönemin Amerika Devlet Başkanı John Fitzgerald Kennedy ile yaşamıştır. 1962'de ki ani ölümünün ardından günümüze kadar sayısız komplo teorisi üretilmiş ve ölümü halen tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu komplo teorilerinden en kabul göreni ise Monroe'nun fazlaca devlet sırrı bildiği ve bu yüzden Kennedy - CIA - Mafya üçgeniyle öldürüldüğüdür.
Natalie Wood, Hollywood'un en iyi kadın oyuncularından biridir. 2 kez Oscar'a aday gösterilmiştir. Kendisi gibi oyuncu olan Robert Wagner'la iki kez evlenmişlerdir. John Ford'un kült westerni Searchers, Nicolas Ray'in James Dean'li başyapıtı Rebel Without A Cause ve Jerome Robbnis - Robert Wise ikilisinin Oscar rekortmeni ( 10 dalda ) film West Side Story filmindeki unutulmaz performanslarıyla hatırlanan Natalie Wood ölümle çok genç bir yaşta tanıştı. Ölümüyle adeta şoke olan sevenleri ve sinema dünyası Natalie Wood'u hiçbir zaman unutmadı. Öldüğü gün kocası Robert Wagner ve Oscar ödüllü ünlü aktör, aynı zamanda yakın arkadaşları olan Christopher Walken ile yatla denize açılmış ve yattan düşerek boğulmuştur, polis Wagner - Walken ikilisini sorguya almış fakat delil yetersizliğinden dolayı serbest bırakmıştır.
HEATH LEDGER 1979 - 2008
Heath Ledger, ilk olarak 1999'daki gençlik komedisi I Hate About You 10 Things ( Senden Nefret Etmemin 10 Nedeni ) filmindeki asi öğrenci tiplemesiyle adını duyurmaya başlamış ardından 2000'de Patriot adlı tarihi savaş filminde Mel Gibson'la baba oğul olarak kamera karşısına geçmiş ve 2005'te 2 gey motorsikletçinin aşk hikayesinin anlatıldığı Brockbeck Mountain ( Brockbeck Dağı ) filmindeki cesur performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında oscara aday gösterilmiştir. Ve son olarak 2008'de herkesin gönlünde taht kuran efsanevi Joker performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilir fakat bir otel odasında ölü bulunur ve bu olay adeta şok etkisi yaratır. Oscar'ı kazanarak Hollywood tarihine geçer. Bazı emektar oyuncular onu Marlon Brando'nun gençliğine benzetmekteydi. Ölüm sebebi reçeteli ilaçları fazla kullanım olarak gözüksede çoğu hayranı Ledger'ın Joker rolünde çok zorlandığını,bazen derpresyona girdiğini ve depresif davranışlar sergilediğini ve filmin yönetmeni Christopher Nolan'ın da oyuncusunun bu halini filmin başarısı için görmezden geldiğini iddia etmektedir. Heath Ledger'da o dönemlerde verdiği bir röportajda bu iddiaları destekler nitelikteydi, röportajında şöyle demektedir; "Kendimi bir şişe kola gibi hissetmeye başlamıştım. Ve çevremde beni popüler bir şişe haline getirmek için pazarlama dolapları dönüyordu. Ve bilirsin kolanın tadı bok gibidir, ama her yerde posterleri vardır. Bu yüzden insanlar satın alır. İşte bende bok gibi bir tadım varmış ve sebepsiz yere satın alınıyormuşum gibi hissediyorum". Ledger'ın ölümü hala tam olarak aydınlatılamamıştır.
JAMES GANDOLFINI 1961 - 2013
James Gandolfini, 1999 yılında Amerika'da yayınlanmaya başlayan ve kısa sürede Amerikan Televizyon Tarihinin en iyi dizisi olarak gösterilen The Sopranos adlı dizide İtalyan-Amerikan Soprano ailesinin babası ve patronu olan Tony Soprano ve kariyerini anlatmaktadır. Tony Soprano karakteriyle kariyeri adeta patlama yapan Gandolfini bu karakter sayesinde sayısız ödül ve 2 kez Altın Küre ödülü kazanmıştır. Sinemada da arada bir kendini gösteren Gandolfini 2001'de Coen kardeşlerin ünlü gangster filmi The Man Who Wasn't There ( Orada Olmayan Adam ) filminde yine bir gangsteri canlandırır ve filmde kült statüsüne yükselir. Yine 2001'de başrollerinde Brad Pitt ve Julie Roberts'in olduğu The Mexican adlı komedi-suç filminde gey bir tetikçiyi başarıyla canlandırır. Son olarak 2012'de Andrew Dominic'in yönettiği suç filmi Killing Them Softley'de yer alan Gandolfini,The Drop filmini tamamladıktan hemen sonra 2013'de Roma Film Festivali'inde kaldığı otel odasında ölü bulunmuştur. Başlarda aşırı kiloları yüzünden vücutta oluşan ani inmenin yarattığı kalp krizi olarak açıklansa da son dönemde zehirlendiği iddia edilmiş ve basını oldukça meşgul etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder